
İtalya’nın ilk kadın tıp doktoru olan Maria Montessori tarafından geliştirilmiş, kendine has bir eğitim felsefesi üzerine inşa edilmiş bir eğitim yöntemidir.
Maria Montessori kendi oluşturduğu eğitim yöntemini anlatırken şöyle der: “Çocuğu çalıştım. Çocuğun bana verdiklerini aldım ve onları ifade ettim.” Dünya üzerinde sadece Montessori Yöntemi çocuk gözlemlenerek, ona göre ve ondan gelen verilerle geliştirilmiştir.
Nedir bu Montessori Yöntemi?
Çocuklar müthiş bir öğrenme arzusuyla doludurlar. İşte bu Montessori okullarının atan kalbidir. Yaşamlarının kıymetli ilk 6 yılında bedenleri nasıl besin ve oksijene ihtiyaç duyuyorsa, onları nasıl özenle besliyorsak, zihinleri ve ruhları da gelişmek için gerekli ortam ve araçlara ihtiyaç duyar. Bu 6 yıllık dönemde beyinleri “emici zihin” ve “duyarlı dönemler” diye adlandırılan özel süreçlerden geçer. Yani “ne verirsen onu alır, her şeyin bir zamanı vardır”. Maria Montessori bunların farkına varıp, çocuğu gözlemlemiş. Bunun için uygun ortam ve beynin her bölümünü tek tek geliştirecek özel materyaller tasarlamıştır. Buna göre;
» Hazırlanmış özel bir ortam; sakin, huzurlu, çocuğun rahat hareket edeceği ve her şeyi rahat kullanacağı bir ortam
» Bu ortamda tamamı Maria Montessori tarafından tasarlanmış 135 özel materyal.(Günlük yaşam materyalleri, duyu materyalleri, matematik materyalleri, dil materyalleri, biyoloji materyalleri ve kozmik eğitim materyalleri mevcuttur.)
Her materyal beyinde özel bir bölgeye düzenli uyaran vererek o bölgeyi hassaslaştırır. 0-6 yaş çocuğunun soyut öğrenmesi mümkün değildir. Bu materyallerle tüm eğitim somutlaştırılarak verilir. Çocuk tüm kavramların yanı sıra matematik ve coğrafya gibi bilimleri de somut materyallerle öğrenir ve her şey beynine düzgün bir şekilde kaydedilir.
» Çocuğa nasıl yaklaşacağını, her çocuğun farklı öğrenme biçimi, süresi ve hızına sabırla saygı duyup onu ihtiyacı olduğunda destekleyecek, Montessori felsefesini içinde hisseden eğitmenler.
İşte bunları sağlarsak, çocuk kendini ulaşabileceği en üst seviyeye kadar geliştirebilir.” Montessori Yöntemi “budur.
Bu yöntemin felsefesi çok derindir. Bazı noktalardan kısaca bahsedecek olursak;
Her çocuk aynı yaşta bile olsa gelişim hızları farklılık gösterir. Her çocuğa aynı anda aynı şeyi standart kalıplarla öğretmeye kalkarsak kimi erkenden öğrenip sıkılabilir, kimi daha anlamadan konu biter. Fakat Montessori yönteminde çocuk, kendi isteği ve öğrenme hızı doğrultusunda, soyut kavramları somut materyallerle, yaparak ve yaşayarak öğrenir. O anda seçimi kendi yaptığı için de daha istekli ve mutlu çalışır.
Montessori okullarında çocuklar tam bir birey muamelesi görürler. Yani eğitmenlerin eğitim sürecinde çocukla ilgili soruları saygı duyduğu bir yetişkine soracakları ile oldukça benzerdir. “Mutlu mu?”, ” Öğreniyor mu?”, “Bağımsız mı?”, “Arkadaş canlısı mı?”, “Yaptığı işe odaklanabiliyor mu?”, “İlgi alanlarını besleyecek bir şeyler yapmış mı?”
Bu sistemde ödül ve ceza yoktur, çocuklar öz güvenlidir. Öz güven, binlerce başarı ve sayılamayacak kadar çok hatadan oluşan bir temel üzerine inşa edilir. Öz güveni kişi kendi kendine, adım adım, başarıdan başarıya ilerleyerek inşa etmelidir. Bu, bir çocuğa sadece değerli, zeki ve iyi olduğu söylenerek elde edilemez.
Araştırmalar göstermiştir ki Montessori Yöntemi’ne göre eğitim almış olan çocuklar hem akademik konularda hem de sosyal ve duygusal olarak gelecek hayatlarına daha iyi hazırlanmış bir biçimde başlarlar. Montessori çocuklarının becerilerini maddelemek istersek aşağıdaki gibidir:
» Genel akademik sınavlarda başarıları yüksektir.
» Yönergelere uyumları tamdır.
» İşlerini zamanında teslim etme disiplinleri gelişmiştir.
» Öğrenmek için gösterdikleri ilgi sınırsızdır.
» İhtiyaç duyulan ana becerilere hali hazırda sahiptirler çünkü bu becerileri alırken diğerlerinin sahip olmadığı imkânlara sahiptirler.
» Sorumluluk alma konusunda isteklidirler.
» Konuyu geliştiren sorular soran bir zihin yapısına yani eleştirel düşünceye sahiptirler.
» Meraklıdırlar ve hata yapmaktan korkmazlar. Sağlıklı bir hatayla barışıklık, buluşun gelişebileceği bir tohumdur.
» Farklı ve yeni koşullara uyumları açısından ilerlemiş beceriler gösterirler.
» Toplum inşa etme bilinçleri yüksektir.
Bütün bu özelliklere sahip olarak diğerlerine göre önde olan konumlarda hayata başlarlar. Açıkçası çok kişi mühendis ya da doktor unvanını almaya yetecek akademik beceriler gösterir ama hepsi hayatta yaptığı işte başarılı olamaz. Bunun nedeni açıktır çünkü akademik başarı yetmez. Çalışma alanına uyum ve çalıştığınız kişilerle kurduğunuz olumlu ilişkiler sizi başarıya ulaştıracak, akademik olarak öğrendiklerinizi uygulamanızı sağlayacaktır. Bu nedenle insan ilişkilerini erken yaşta öğrenmek ve onlara hakim olmak önemlidir. Montessori Yöntemi öğrettiği tüm akademik bilgilerin yanı sıra çocuğa sosyal ilişkileri de öğretir. Bu bilgi, Montessori Çocukları’nı ayrıcalıklı hale getirir.
Google kurucuları Lary Page ve Sergey Brin, Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, Anne Frank da Montessori okullarında yetişmişler.